25 Aralık 2008 Perşembe

Sterilize İçme Sütünün Ambalajlanması

Sterilize İçme Sütünün Ambalajlanması

Sterilize süt ve UHT sütlerde kullanılan ambalajlama materyalleri; klasik sterilizasyon yöntemi ile elde edilen sterilize sütte genellikle cam şişeler, nadiren plastik esaslı şişeler; UHT yöntemi ile elde edilen uzun ömürlü sütte ise LDPE/karton/alüminyum folyo kombinasyonu, aseptik materyal ve plastik şişelerdir.

Peynirlerin Ambalajlanması

oPeynirlerin Ambalajlanması

Peynirler 2 biçimde ambalajlanmaktadırlar:

Kalıp Ambalajlama: Bu yöntemde kalıp halindeki peynirler PVDC ile kaplanmış film halindeki materyallerle sınırlandırılarak kağıttan yapılmış kutularla ambalajlanırlar.

Dilim Ambalajlama: Bu yöntem iki yolla yapılmaktadır:

a) Sıcak paket prosesi adı verilen ve eritilmiş peynirlerin direkt olarak ambalaj filminin üzerine atılmasıyla yapılmaktadır. Bu yöntem için; dışı PVDC-wax çevrili olan PET veya PP/PE materyaller kullanılmaktadır.

b) Soğuk paket prosesi denilen bu yöntemde ise peynirler soğuk bir yüzeye atılır ve katılaşana kadar ambalajlama filmi ile etkileşmez. Bu yöntem için de PE filmler kullanılmaktadır.

UHT Sütün Plastik Şişelerde Ambalajlanması

UHT Sütün Plastik Şişelerde Ambalajlanması: Plastik şişeler, UHT yöntemiyle elde edilen sterilize süt ürünlerinde ve bebek gıdalarında yaygın olarak kullanılmaktadır. UHT süt şişelerin imalatında genellikle HDPE, polisterol ve özellikle steril süt şişesi olarak LDPE kullanılır.

Plastik şişelerin bazı avantajları vardır:

· Darbelere oldukça dayanıklıdır.

· 100oC nin üzerindeki sıcaklıkta deforme olmaz.

· Tüketici içindeki ürünü görebilir.

· Değişik şekillerde üretimi yapılabilir.

· Dolum işleminde kontaminasyon tehlikesi çok azdır.

Helezonlu pres içerisine konulan hammadde, ısının etkisiyle çekilerek önce plastik hortum haline, sonra hava üflenerek şişe haline dönüştürülür. Şişelere süt doldurulur ve ağzı kapatılır.

Doldurma işlemi 2 şekilde yapılabilir:

· Şişe haline geldikten sonra aynı makinede dolum ve kapama yapılmasıdır.

· Şişeler üretildikten sonra dolum ve kapama makinasına gider ve işlem yapılır.

Şişelerin kapama işlemi ya aynı plastikten yapılan kapaklarla ya da alüminyum kaplanmış kağıtlarla yapılır. Diğer bir kapama yöntemi de plastik şişe ağzının termik olarak kaynak yapılmasıdır.

UHT Sütün Karton Kutulara Ambalajlanması

UHT Sütün Karton Kutulara Ambalajlanması: Bu materyal gaz ve ışık geçirmemeli, sağlam olmalı, üzerine baskı yapılabilmeli ve yabancı kokular içermemelidir. Aseptik ambalaj materyali; polietilen, karton ve alüminyum folyo kombinasyonu olup, içten dışa doğru şöyledir:

1. kat LDPE film

2. kat alüminyum folyo

3. kat LDPE film

4. özel karton

5. ürünü tanıtıcı baskı tabakası

6. kat LDPE film

Aseptik ambalajlamada sterilize edilmiş olan ürün, steril bir ambalaja steril bir ortamda doldurulur ve kapatılır. Aseptik ambalajlama makinelerinde hacim ayarlaması yapılamadığı için değişik hacimlerdeki kutular aynı makinede doldurulamazlar.

Pure-Pak sistemi ambalajlama

Pure-Pak sistemi: Polietilen filmle lamine edilmiş, katlanma hatları belirlenmiş, baskı işlemleri tamamlanmış ve gövde kısmı uzunlamasına kaynak edilmiş, yani yarı mamul kutular dolum makinasında kutu şeklini tam olarak aldıktan sonra süt doldurulur ve kapatılır. Doldurma işlemi doldurma pistonu yardımıyla yapılırken, köpük önleme düzeneğiyle sütün köpürmesi engellenir. Bu sistemde tek bir makine ile farklı hacimlerdeki kutular doldurulabilir. Genellikle pastörize sütün ambalajlanmasında kullanılır.

Aseptik ambalajlama sistemi

Aseptik ambalajlama sistemi: Polietilen film ve alüminyum folyo ile lamine edilmiş karton bant, boru şekline getirilip, kutu şekline dönüştürülür, içine süt doldurulur ve kapatılır. Bu sistemde kutu sütle boşluk kalmayacak şekilde iyice doldurulur. Genellikle UHT sütün ambalajlanmasında kullanılır.

Karton Kutulara Ambalajlama

Karton Kutulara Ambalajlama: Pastörize süt, UHT süt, kondanse süt ve krema ambalajlanmasında karton kutuların kullanımı yaygınlaşmaktadır. Karton ambalajlamada 2 değişik sistem vardır

·

Plastik şişelere ambalajlama

Plastik şişelere ambalajlama: Şişe üretiminde hammadde olarak granül haldeki yüksek yoğunluklu polietilen (HDPE), polisterol veya polivinilklorür (PVC) kullanılır. Granül hammadde önce 150-200oC lik bir ısıl işlemle boru haline getirilir. İkinci aşamada; sıcaklığını muhafaza eden boru şişe şekline göre yapılmış kalıp içine girer ve boru üst kısmında kesilir. Üçüncü aşamada ise; şişe kalıbı üfleme başlığı altına taşınır ve basınçlı steril hava verilerek, malzeme kalıp duvarlarına doğru itilir. Kalıp duvarları soğuk olduğu için plastik malzeme sertleşmeye başlar. Bunu pastörize sütün dolum aşaması izler. Pastörize süt dolum başlığı aracılığı ile şişeye dolarken, şişe içindeki hava dışarı atılır ve şişe ağzı kapatılır.

Plastik Torbalara Ambalajlama

Plastik Torbalara Ambalajlama: Genellikle polietilen malzemeden yapılmış 0.8 mm kalınlığında plastik esaslı torbaların pastörize süt ambalajlanmasında kullanımı söz konusudur. İçme sütü ambalajında aranan özellikler;

· Konulduğu yerde dik durabilmesi,

· Rahatlıkla ve sonuna kadar boşaltılabilmesi,

· Tamamı kullanılmadığı durumlarda ağzının kapatılabilmesi ve

· Ambalajdan doğrudan içilebilmesidir.

Bu açılardan bakılınca plastik torbalar süt ambalajı için uygun değildir. Dik duramaması, açılınca tamamının boşaltılması zorunluluğu, ışık geçirmesi ve torbanın patlaması durumunda tüketiciyi zor durumda bıraktığı için kullanım fazla alanı bulamamıştır. Hatta ışık geçirgenliğini önlemek için torbanın iç kısmının titandioksit veya karbon siyahı gibi zararsız bir boya ile boyanması ve torbanın dik durabilmesi için sert plastikten yapılmış bir dış kabın verilmesi işlemleri bile kullanım alanının arttıramamıştır.

Polietilen torbalara sütü ambalajlayan makinalar; kombine makinalar olup, hem torbayı yaparlar, hem de sütü doldurup ağzını kapatırlar. Bu makinalar polietilen torbaların yapım şekline göre iki ayrı şekilde çalışırlar:

a) Hortum veya boru şeklinde, yani torbanın yanında dikiş olmadan gelen polietilen bobin makinaya verilir. Alt ucu kesildikten ve yapıştırıldıktan sonra süt doldurulur ve üst tarafı da rezistans yardımıyla kapatılır.

b) Polietilen folyo, bobin halinde makinaya takılır. Önce folyo bir boru şeklini alacak şekilde uzun tarafı kapatılır. Sonra da alt tarafı kesilir, yapıştırılır ve sütle doldurulur. Son olarak da üst tarafı kapatılır.

Plastik esaslı torba ve şişeler ambalajı

Plastik esaslı torba ve şişeler: Genellikle polietilen, polipropilen, polivinilklorür, polisterol gibi plastik maddelerden yapılır. Plastik esaslı torba yalnız pastörize sütün, plastik esaslı şişe ise hem pastörize hem de UHT sütün ambalajlanmasında kullanılır. Özellikle uzun ömürlü sütün ambalajlanmasında kullanılan karton kutular; karton/alüminyum folyo/polietilen film kombinasyonundan yapılan aseptik kutular olup, dikdörtgen prizma şeklindedir.

Geri dönüşsüz materyallere ambalajlama

Geri dönüşsüz materyallere ambalajlama: Bir kere kullanıldıktan sonra atılan yani fabrikaya geri dönmeyen ;

· Plastik esaslı torba

· Plastik esaslı şişe

· Karton esaslı kutu

içme sütü ambalajlanmasında geniş bir kullanım alanı bulmuştur

Cam Şişelere Ambalajlama

Cam Şişelere Ambalajlama: Tüketici tarafından içindeki ürünün görülebilmesi, sütle hiçbir kimyasal tepkimeye girmemesi, geçirgen olmaması ve 20-30 defa kullanılabildiği için ekonomik olması açısından cam şişeler özellikle pastörize süt ambalajlanmasında geniş bir kullanım alanına sahiptir. İçme sütünün cam şişelere ambalajlanması, şişe doldurma ve kapama makinaları ile gerçekleştirilir.

Şişe yıkama ve doldurma hattının çalışma şekli basitçe şöyledir:

Kirli şişeler bant üzerinde ilerleyerek şişe yıkama makinasına girerler. Turlarını tamamlayıp temizlendikten sonra makinayı terkettikleri anda ışıklı kontrol bandında temizlik durumları kontrol edilir. Temiz ve kurumuş şişeler temiz şişe bölümüne giderek, dolum makinasının kapasitesine ve şişe ihtiyacına göre ilerlerler. Önce dolum makinasında şişelere süt dolar ve sonra kapama makinasında alüminyum folyo ile ağızları kapatılır. Dolu şişeler kasalama bölümünde kasalara doldurulur ve soğuk hava deposuna alınarak depolanırlar. Buradan da sevk edilirler.

Pastörize İçme Sütünün Ambalajlanması

Pastörize İçme Sütünün Ambalajlanması

Pastörize süt ambalajlanmasında en çok kullanılan materyal cam şişeler, düşük yoğunluklu polietilen (LDPE) torbalar, LDPE veya PVC den yapılmış plastik şişeler ve LDPE filmle lamine edilmiş karton kutulardır.

İçme Sütünün Ambalajlanması

İçme Sütünün Ambalajlanması

İçme sütü işletmeyi terk etmeden önce kullanım amacına göre değişik materyallere, değişik hacimlerde ambalajlanır. Ambalajlama materyali içme sütünün pastörize veya sterilize oluşuna göre değişiklik gösterir. Sterilize sütlerin raf ömrü çok uzun olduğu için ambalajlama materyalinin özel olması ve ambalajlamanın aseptik koşullarda yapılması şarttır. Oysa raf ömrü kısa olan pastörize ürünler için aseptik ambalajlamaya gerek yoktur.

Isıl işlem görmüş sütün ambalajlanması denildiği zaman genellikle litrelik, ½ litrelik ve ¼ litrelik ambalajlı sütler anlaşılır.

Kullanılan ambalaj malzemesi hangi materyalden yapılırsa yapılsın, taşıması gereken bazı özellikler vardır. Bunlar:

· Her şeyden önce sütü rutubet, yabancı maddeler ve ışık gibi dış etkilerden korumalıdır.

· Ürün kaybına izin vermemelidir. Kapaklı olan ambalajların kapaklarının yeniden kullanılmayacak şekilde yapılması önemlidir. Aksi takdirde süt, kapağın yeniden kullanılması durumunda kontamine olabilir.

· Sağlık açısından hiçbir risk taşımamalıdır. Ürünle hiçbir kimyasal tepkimeye girmemeli, zehirli madde içermemeli, yabancı tat ve koku olmamalıdır.

· Ucuz, kullanılması kolay, tekrar kullanılan bir malzeme ise kolay temizlenebilecek ve çevreyi kirletmeyecek özellikte olmalıdır.

Süt Ve Süt Ürünlerinin Ambalajlanması

Süt Ve Süt Ürünlerinin Ambalajlanması

Çok eski zamanlarda süt bakır kaplarda evden eve taşınırdı ve kapı önlerine bırakılmış olan kaplara kepçelerle doldurulurdu. Geri dönüşlü cam şişelerin bulunmasıyla ürünün daha iyi korunduğu anlaşılmış ve bu sebeple cam şişeler seçilmiştir. Ancak şişelerin büyük oluşu marketlerde satışına uygun değildir. Çünkü cam şişeler ağır, kolaylıkla kırılabilir ve tam olarak kapatılamayan materyallerdir.

1940 larda US ve Kanada�da hafif, kağıttan yapılmış, geri dönüşümsüz, sivri tepeli karton kutular ortaya çıkarılmıştır. Orijinal kartonlar mumlanmış kağıtlardan yapılırdı. Bu nedenle zaman zaman süte mumsu tat geçmesi ve sızma oluşu kullanışsız kılınmalarına neden olmuştur. 1960 larda mum yerini LDPE (düşük yoğunluklu polietilen) ne bıraktı. LDPE, sızma ve tat problemlerini ortadan kaldırdı ve cam şişelerin kullanımı azalmaya başladı.

Daha sonra HDPE (yüksek yoğunluklu polietilen) den yapılmış ambalajların kullanımı yaygınlaşmıştır. HDPE, yıllardır günlük kullanılan ve üretilen ürünlerin paketlenmesinde yaygın olarak kullanılmaktadır. HDPE ambalajlar, pastörize, sterilize ve UHT süt tipleri için kullanılabilen bir materyallerdir. Sütün şekli paketleme şeklini de değiştirmektedir. Pastörize sütlerde ambalaj için konulmuş kesin koşullar yoktur. Mutlaka bir bariyer olması şart değildir. Ancak UHT süt, içeriğinin uzun süre korunabilmesi için bazı koruyucu tabakalara ihtiyaç duyar. Bu da HDPE ambajlar ile rahatlıkla sağlanabilmektedir. Çünkü bazı HDPE ambalajların yapısında 3 katlı tabaka bulunur. Beyaz/siyah/beyaz şeklinde olan bu tabaka ile koruma sağlanır.

Ambalajlamada kullanılan Tetrapak kutular ise 6 tabakalı olup: 3 kat polietilen, 1 kat karton, 1 kat baskı filmi tabakası ve 1 kat alüminyumdan oluşmuş olup ürüne iyi bir koruma sağlarlar. Kırılma olasılıklarının olmaması, hafif olmaları ve çocukların kullanımına olanak sağlamaları tercih edilmelerine neden olmaktadır. Bulundurduğu tabakalar sayesinde ürün ışıktan korunup kutuya sağlamlık verilmektedir.

Ambalaj Malzemelerinde Kullanılan Test Metotları

Ambalaj Malzemelerinde Kullanılan Test Metotları

03.01. Mekanik Direnç Ve Uzama Testi

Malzemeler, yapılarına, işlenme tekniklerine ve kullanıldıkları çevre koşullarına göre değişen mekanik özellikler gösterirler.

Viskoelastisite

Elastik deformasyon: Bir malzemeye bir dış kuvvet uygulandığı zaman malzeme şekil ve boyut değiştirerek cevap verir. Eğer uygulanan kuvvet kaldırıldığında malzeme ilk haline dönüyorsa bu deformasyon �ideal elastik deformasyon� olarak tanımlanır.

Viskoz deformasyon: Viskoz (tersinmez) deformasyon akış halini ifade eder. Burada uygulanan kuvvetin etkisi ile yapıdaki moleküller birbiri üzerinden kayarak tersinmez olarak yer değiştirirler, akarlar.

Mekanik Direnç Testleri:

a. Gerilim-Gerinim Testi

Malzemeye, gerinim sabit tutularak, değişken bir kuvvet uygulanarak yapılır. Gerilim-gerinim eğrilerinin saptanması ile ilgili standartlaşmış çekme testleri vardır. Çekme testlerinde standartlara uygun boyut ve biçimde hazırlanan malzeme örnekleri bir taraftan tutulur, diğer taraftan sabit hızla çekilir. Test sonucu olarak Gerilim-Gerinim grafiği çizilir.


Şekil 1. Gerilim-Gerinim grafiği

Eğrinin EA bölümü doğrusaldır ve malzemede elastik deformasyonu temsil eder. Bu doğrunun eğimi malzemenin sertliğini gösteren Young modülünü; doğrunun altında kalan alan da malzemenin kalıcı deformasyona uğramadan absorblayabileceği enerji miktarını verir.

AC bölgesinde viskoelastik deformasyon görülmektedir. Malzemede az da olsa deformasyon oluşmuştur. CD bölgesinde görülebileceği gibi, uygulanan gerilim değişmeden malzeme uzamaktadır. �Plastik akma� olarak tanımlanan bu olay plastik malzemelerde gözlemlenen bir deformasyondur. Fiberler ve elastomerlerde akma veriminde, akma olmaksızın kopma gözlenir.

Şekil 2. Uzama olmadan kopma gözlenen bir yapı.

b. Gevşeme Testi

Gevşeme testi, sabit uzamada tutulan malzemede gerilimin zamanla azalmasını ölçen bir testtir. Bu test, deneysel zorluklar ve hata olasılığının fazla olması nedeniyle pratik yönden çok kullanışlı değildir.

Şekil 3. Gevşeme testinde gerinim-zaman grafiği

c. Sürünme Testi

Sürünme, sabit statik yük altında malzemelerde uzun dönem kalıcı deformasyonları temsil eden bir özelliktir.

Şekil 4. Sürünme-Zaman Grafiği

Deformasyon zamanla artar. Sürünme modülü, malzemenin sertliğinin zaman içinde değişimini gösteren bir parametre olup uygulanan gerilimin herhangi bir anda gerinime oranıdır ve zamanla değişir.

03.02. Oksijen ve Aroma Maddeleri Geçirgenlik Testleri

03.02.01. Oksijen Geçirgenliği

Oksijen, su, karbondioksit ve aroma ürünün kalitesi açısından önemli bileşenlerdir. Bu bileşenler paketin içine taşındığı zaman veya başka paketlere geçtiği zaman ürünün kalitesi düşer ve raf ömrü kısalır.

Geçirgenlikte genel olarak 3 farklı olay aynı anda gerçekleşir:

1) Çözünürlük: Polimere penetrasyon olur.

2) Difüzyon: Polimere boyunca penetrasyon olur.

3) Desorpsiyon: Polimerden evaporasyon olur.

Geçirgenlik bu üç parametrenin toplamından oluşur ve genel olarak �geçirgenlik hızı� terimi ile ifade edilir.

Ambalaj materyaline doğru olan geçirgenlik hızı 5 faktöre bağlıdır. Bunlar:

· Materyal kalınlığı

· Bağıl nem

· Sıcaklık

· Süre

· Basınç

Geçirgenlikle ilgili olarak kullanılan öncü metodlar su buharı geçirgenliği ile ilgiliydi. 1940 larda Wet Cup Test denilen ve atmosfere açık (kuru hava olan) bulunan kaptaki suyun ağırlığındaki azalma ile su buharı geçirgenliğine bakılmaktaydı. Ancak metodun uzun sürmesi ve kontrolünün zor olması gibi nedenlerle daha kullanışlı test yöntemleri geliştirildi. Bu yöntemlerle daha hızlı ve bilgisayar kontrollü, kesin sonuçlar alınmaktadır.

Oksijen Geçirgenlik Testleri

Oksijen genel olarak aromanın, tekstürün, rengin, besin değerinin ve raf ömrünün �hırsızı� olarak tanımlanmış ve geçirgenliğinin ölçülmesinin önemli olduğu vurgulanmıştır. Oksijen geçirgenliğini ölçmede birçok yöntem kullanılmaktadır:

a.Volumetrik Metodlar

a. 1. Değişen Basınç Metodu

Bu metod Barrer�in çalışması olarak yaygınlaşmıştır ve genellikle �time-lag� metodu olarak bilinmektedir. Bu metotta polimer film bir hücre içerisine konuluyor ve bir tarafından oksijen geçirilir. Belirli bir zaman sonra gazın geçişi ile basınçta bir düşme belirir ve bu basınç düşmesine bağımlı olarak geçirgenlik bulunur. Kullanılan eşitlik ise şöyledir:

P: geçirgenlik, DQ: akış hızı, L: ortalama kalınlık, Dt: süre, A: alan, P: gazın basıncı

Tüm bu olayların oluşumu iletim sistemi ile izlenip, gerekli bilgiler kaydedilerek işlem yapılır. Bunun dışında kütle spektrofotometresi kullanılarak da geçirgenlik ölçümü yapılabilir.

a.2. Değişen Hacim Metodu

Bu metod gazın polimer filme doğru akış hızının oldukça duyarlı bir akış ölçerle ölçülmesi ilkesine dayanır. Akış ölçer çok duyarlı olmalıdır, çünkü bu metod ile geçirgenliği az olan film materyallerini test etmek oldukça zordur.

b. Gravimetrik Metod

Bu metodlar ilk olarak su buharı geçirgenliğini ölçmede kullanılmış ve sudaki ağırlık kaybı zamanın bir fonksiyonu olarak ölçülmüştür. Ürünün bulunduğu plastik ambalaj malzemesi deney ortamında asılı durumda tutularak bir süre sonraki ağırlık artışına bakılarak gazın ne kadar transfer olduğu belirlenir. Metod kendi içerisinde oldukça sade ve basit olduğu halde deney koşullarında birisinin çok az da olsa değişmesi ile oldukça karmaşık hale gelebiliyor.

c. Diferansiyel Metod

Bu metotta da gazın akış hızının bir dedektör (gaz kromatografisi, kütle spektrofotometresi gibi) kullanılarak zamana karşı ölçümü temel alınır. Gaz, polimer filmin bir tarafından geçirilirken dedektör tarafından verilen sinyallerle zamana karşı grafik çizilerek absorpsiyon ve desorpsiyona bakılır. Bu metotta ise geçirgenlik şöyle ifade ediliyor:

P: geçirgenlik, f: akış hızı, s: dedektör duyarlılığı, k: moleküler faktör, a : dedektör şiddeti, L :film kalınlığı, S¥: yatışkın durum sinyal koşulu, A: alan, p: gazın basıncı

Çözünürlüğün Ölçülmesi

Bu metotta gazın çözünürlüğünün ölçümü için basınç düşmesi metodunu kullanmak daha doğru sonuçlar elde edilmesini sağlar. Basınç düşmesi ölçümü; tek-hacimli ve çift-hacimli olarak sınıflandırılan aletlerle yapılır.

03.02.02. Aroma Maddeleri Geçirgenliği

Üründeki aroma maddeleri kendilerini taşıyan gazlarla birlikte ambalaj materyaline doğru ilerleyerek uzaklaşırlar. Aroma geçirgenliği ilk başta ambalaj materyaline doğru, yüksek konsantrasyonlu yerden absorpsiyon ile, iç kısımlardan yüzeye taşınarak ve son olarak da desorpsiyon ile düşük konsantrasyonlu yerlerden olur. Aroma kaybı difüzyon ile çözünürlüğün kombine etkisi ile gerçekleşir. Öncelikle hangi bileşenlerin ambalaj içerisinde çözündüğü belirlenir. Taşıyıcı olan gaz veya test akışkanı sabit sıcaklıkta sorpsiyon/desorpsiyon odasına gönderilir. Buradan da bir dedektör yardımıyla absorbe veya desorbe olma miktarı ölçülür. Genel olarak gaz kromatografisi ve kütle spektrofotometresi kullanılır.

03.03. Çarpma Direnci

Polimerik malzemelerin ani bir darbe şeklinde gelen çarpmaya karşı dirençleri önemli bir mekanik özelliktir. Polimerik malzemelerde çarpma iki şekilde olur:

1. Kırılgan Kırılma

Çarpma enerjisini yapı içinde dağıtamayan, başka bir ifadeyle enerji absorblama yeteneği düşük olan polimerler (camsı geçiş sıcaklığının altındaki amorf polimerler) kırılgan kırılma gösterirler. Bu tür kırılmada kırılmış yüzeyler düzgündür ve önemli bir deformasyon gözlenmez.

2. Kırılgan Olmayan Kırılma

Yüksek yoğunluklu polietilen ve polipropilen gibi camsı geçiş sıcaklığının çok altında olan polimerler ise çarpma enerjisini yapı içinde kolayca dağıtırlar, dolayısıyla fazla miktarda enerji absorblayabilirler. Bu tür polimerlerde çarpma ile kırılma kırılgan değildir. Kırılmış yüzeylerde önemli deformasyon gözlenir.

Çarpma dayanıklılığı testleri polimerlerin ani darbe şeklinde yük etkisi ile kırılgan kırılmalarını ölçer. Kırılgan olmayan kırılmada ölçüm yapmak zordur. Bu bakımdan çarpma testlerinde kırılgan kırılmayı sağlayacak önlemler alınmalıdır.

ÇARPMA DİRENCİ TESTİNİN YAPILIŞI

Çarpma testlerinde genellikle levha halinde polimerik malzemeler kullanılır. Kırılgan kırılmayı sağlamak üzere levhada bir çentik açılır. Levha uygun bir sistemde sabit tutulur ve sivri uçlu bir sarkaç belli yüksekliklerden (uygulanan yükün değiştirilmesi için) bırakılarak ani darbe yapılır ve kırılma için gerekli yük ölçülür.

Burada çentik sarkacın çarpması sonucu oluşan çarpma enerjisini üç boyutlu olarak lokalize eder ve kırılgan kırılmayı sağlar. Çentik derinliği ve çentik ucu yarıçapı, çarpma direncini etkileyen iki önemli parametredir. Yarıçap arttıkça çarpma direnci birçok polimer için önemli oranda artar.

Sıcaklığın da çarpma direncine önemli etkisi vardır. Polimerik malzemeler genellikle oda sıcaklığında (yaklaşık 20°C) test edilirler. Ancak, çevre koşullarına göre değişik sıcaklıklarda çarpmaya maruz kalabilirler. Bu bakımdan değişik sıcaklıklardaki çarpma dirençlerinin bilinmesi gerekir. Polimerlerde sıcaklıkla çarpma direnci önemli oranda artmakta, bazılarında ise ya çok az artmakta ya da değişmemektedir.

Polimerik malzemelerin çarpma dirençleri karşılaştırılırken test koşullarının, özellikle çentik boyutları ve sıcaklığın bilinmesi ve bu iki parametrenin birbirine göre değiştiği durumlarda karşılaştırma yapılması gerekir.

Metal Esasli Ambalaj Materyallerinin Özellikleri

Metal Esasli Ambalaj Materyallerinin Özellikleri

SAC: Çelik endüstrisinde üretilmiş çelik bloklar, valsler arasından geçirilken tavlanarak inceltilirler. 0.2-0.3 mm kalınlığında veya daha ince sac haline getirilirler. Elde edilen bant halindeki sac, temperleme valslerinden geçirilerek, bunlara hem bazı fiziksel özellikler kazandırılır hem de levhanın yüzeyi düzgünleştirilir. Bobin haline getirilen sac ya ergimiş kalaya daldırılarak yada elektrolitik yolla kalayla kaplanır. Kalayla kaplama nedeni dayanıklılık kazandırmaktır. Ancak kalay gerçekte korozyona tam olarak dayanıklı bir materyal değildir. Kalaylı tenekenin korozyona direnci ve kutu ile gıda arasındaki reaksiyonlar, kalay kaplama miktarı, kaplamanın eş düze olup olmadığı, çelik gövdenin bileşimi, gıdanın çeşit ve özelliği gibi faktörlere bağlıdır. Kalaylı tenekenin, çelik tipi, temper derecesi ve kalay miktarı olmak üzere üç önemli özelliği vardır.

a. Çelik tipi: Çelik sac hangi yöntemle ve ne miktarda kalayla kaplanırsa kaplansın elde edilen kalaylı teneke az veya çok gözenek içermekte ve böylece gıda maddesi bu noktalardan çelik gövde ile temas etmektedir. Bu nedenle çelik gövdenin bileşimi önem kazanmaktadır. Gıdaya uygun nitelikte çelik tipi seçilmelidir.

Çelik sac; mangan, karbon, fosfor, kükürt, silisyum, bakır, nikel, krom, molibden ve arsenik elementlerinden oluşmaktadır.Çelik tipi, çeliğin bileşiminde yer alan iz elementlerin miktarlarına göre farklı gruplara ayrılmaktadır.

L tipi; bakır ve diğer bazı element içerikleri diğer çeliklerden daha düşüktür. Korozyona en dayanıklı çelik türüdür.

MR tipi; L tipine benzese de iz element içeriği açısından daha az sınırlama yapılmıştır. Birçok gıdada kullanılmak üzere kutu üretiminde, kapak ve kapsül üretiminde kullanılmaktadır. Korozyona direnci orta düzeydedir.

MC tipi; fazla sertlik istenen kutuda kullanılır.

MS tipi; L tipine benzese de bakır içeriği daha fazladır.

Teneke üretiminde kullanılacak çelik tipinin içine konacak olan gıda maddesinin niteliğine, korozif etkisine göre seçilmelidir (Tablo 1).

Tablo 1. Gıdaların korozyon sınıfına göre kutu üretimi için uygun sac tipleri

Gıda Grubu

Bazı tipik örnekler

Gerekli çelik tipi

Aşırı korozif

Fazla veya orta asitli gıdalar, koyu renkli meyve ve turşular, asitlendirilmiş sebzeler

Elma suyu, çilekgiller, vişne, kiraz, erik, turşular, sauerkraut (bir çeşit turşu)

L tipi

MS tipi

Orta korozif

Hafif asitli meyveler

Kayısı, incir, şeftali, greyfurt

MR tipi

Hafif korozif

Düşük asitli çeşitli ürünler

Bezelye, mısır, et, balık

MR veya MC tipi

Korozif olmayan

Kurutulmuş ürünlerin çoğu, işlenmemiş gıdalar

Kuru çorbalar, dondurulmuş gıdalar, fındık, fıstık

MR veya MC tipi

b. Temper derecesi: Kalaylı tenekelerde, danecik iriliği, gerilim sınırı, gerilim verimi, uzama verimi, toplam uzama, sertlik, eğilip bükülmeye direnç gibi değişik mekaniksel özelliklerin toplu olarak tanımıdır. Çeliğin temper derecesi esas olarak çeliğin bileşimi, tavlama ve valsten geçirme gibi üretim işlemlerine göre değişir. Temper derecesine göre tenekelerin kullanım yeri ve amacı değişmektedir.

c. Kalay kaplama işlemi ve kaplama miktarları: Çelik levhalar kalayla sıcak daldırma ve elektrolitik yöntem olarak iki şekilde kaplanabilmektedir.

Daldırma yöntemi: Temper valslerden geçirilmiş ve bu işlemle aynı zamanda yüzeyi düzgünleşmiş saclar, önce bir asit çözeltisi banyosundan geçirilerek temizlenir ve durulanır. Bunu izleyerek sac bant, içinde ergimiş kalay bulunan bir kalay kaplama ünitesine verilir. Kalay kaplama ünitesinde sac bandın, kalay içinde önce aşağıya, sonra yukarıya, ve dışarıya doğru hareketini sağlayan valsler bulunur. Ergimiş kalay içerisinden geçerken, belli miktarda kalayla kaplandıktan sonra dışarıya çıkan bant; yine valsler yardımıyla bir palmiye yağı banyosundan geçirilir. Böylece üretilmiş teneke, hava akımında soğutulur, temizlenir, parlatılır ve kusurları olup olmadığı saptanır. Kalaylanmış bant istenen boyutlarda kesilir ve sandıklar içerisinde ambalajlanır. Bu yöntemle tenekeler fazla miktarda kalayla kaplanmakta, yüzeydeki kalay miktarı oldukça tek düzelik göstermekte ve kaplama tabakası daha az gözenek içermektedir. Bu yöntemle üretilen tenekeler daha pahalı ve değerlidirler. Günümüzde bu yöntemle kaplama uygulaması azalmıştır.

Elektrolitik yöntem: Bant halindeki çelik levhanın temizlenmesi, kalayla kaplama işlemi, kaplanmış levhanın ısıtılması, yüzeyin passivasyonu ve yüzeyin yağlanması gibi işlemlerden oluşur. Çelik levha üzerinde oluşturulan kalay tabakası gerçekte çok stabil değildir. Bu nedenle üzerinde koruyucu bir oksit tabakası oluşturulmalıdır. Teneke yüzeyinde görülemeyecek kadar ince bir oksit filmi oluşturulmasına passivasyon denir. Passivasyon işlemi sonunda tenekenin yüzeyine, çok ince bir film halinde yemeklik sıvı bir bitkisel yağ uygulanır.

Bu açıklamalara göre kalaylı bir teneke; çelik gövde, demir-kalay alaşımı, saf kalay, oksit veya passivasyon filmi ve yağ tabakası olmak üzere 5 katmandan oluşur. Kalaylı tenekedeki her katmanın teneke niteliği üzerine etkisi vardır. Yağ filmi alttaki metalleri oksidasyondan, paslanmadan korur ve levhaların işlenmesi sırasında değdiği yüzeylerde kolaylıkla kayarak çizilmeleri önlenir. Oksit filmi ise alt tabakadaki çeşitli etkenlerden korur ve laklama ve litograf baskıyı izleyen fırınlama işleminde, teneke yüzeyinde leke oluşumunu önler.

Gıda maddesi kutuya doldurulduktan, özellikle ısıl işlem uygulandıktan hemen sonra, yüzeydeki yağ ve oksit tabakası kaybolur. Böylece gıda doğrudan pek dayanıklı olmayan kalayla temasa geçer. Kalay-demir alaşımı tabakası çeşitli etkilere karşı en dayanıklı tabakadır. Bu nedenle bu alaşım tabakası gıda ile çelik arasında asal bir denge olarak kabul edilir.

İçine konulacak gıda maddelerinin korozif özelliğine göre, çelik tipi nasıl farklı olarak seçilmekteyse; aynı şekilde her gıda için farklı miktarda kalayla kaplanmış teneke seçilmek zorundadır. Aynı şekilde gıdalarda, kalayla kükürdün reaksiyonunu önlemek üzere, laklanmış, üstelik kükürt absorbe eden bir lakla kaplanmış teneke kullanılmalıdır.

Kalaylı bir tenekede kalay, oksijen ve su bulunan ortamda, çeliğe karşı katot olarak davranmaktadır. Ancak oksijen bulunmayan koşullarda teneke gıda ile temas edince; kalay, çeliğe karşı genellikle anot olarak davranmaktadır. Korozyon olarak tanımlanan bu olay hem üreticiyi hem de tüketiciyi etkilemektedir.

Lak ve Laklama: Kutuyu korozyondan tam olarak korumak mümkün olmadığından kalay kaplama tabakasının ayrıca, organik bir maddeyle kaplanma zorunluluğu doğmaktadır. Bu organik kaplama maddelerine genel olarak lak denir. Lak tabakası, kutunun metal yüzeyini gıda maddesinin bileşim öğelerinin etkisiyle oluşan korozyondan korumakla kalmaz, gıdaya metal bulaşmasını da önler. Metal bulaşmaları, kutu içindeki gıdanın, renk, aroma ve lezzetinin bozulmasına neden olur.

Çok değişik nitelikte, farklı amaçlara göre hazırlanmış laklar vardır (Tablo 2). Gıda maddesinin renk, lezzet ve diğer niteliklerine etki etmemeli ve gıda maddesinden etkilenmemelidir. Lak kutuya konan gıda ile uyum içinde olmalı, sterilizasyon sıcaklığına dayanmalıdır.

Laklar, doğal ve sentetik reçinelerden yapılmış organik kaplama maddeleridir. En yaygın olarak kullanılan lak grubu oleoresin laklarıdır. Bu laklar doğal reçinelerle çabuk kuruyan yağlardan oluşmaktadır. Oleoresin laklarına ek olarak sentetik reçinelerden yapılmış bir çok lak bulunmaktadır. Bunların en önemlileri, fenolik, epoksi veya vinil reçine bazlı olanlarıdır.

Tablo 2. Tenekeleri laklamada kullanılan genel lak tipleri

Lak adı

Kullanılma alanı

Lak tipi

Meyve lakı

Koyu renkli, çilekgil, vişne, kiraz gibi metalik tuzlardan korunması gereken meyveler

Oleoresinli laklar

C-lak

Isıl işlem sırasında, kükürt bileşikleri verebilen mısır, bezelye, kuru fasulye ve benzer gıdalarla, bazı deniz ürünleri

Süspansiyon halde çinko oksit pigmenti içeren oleoresinli laklar

Turunçgil lakı

Turunçgil suları ve konsantreleri

Polibütadienler

Deniz ürünleri lakı

Balık ürünleri

Epoksiler, çift kat

Et lakı

Et ve spesiyaliteler

Alüminyum pigmenti içeren modifiye edilmiş epoksiler

Süt lakı

Süt, diğer süt ürünleri ve yumurta

Epoksiler

İçecek kutusu lakı

Meyve suları, özellikle kırmızı meyvelerin suları aşırı korozif meyveler, karbondioksitli diğer içecekler

Oleoresinli alt kaplama üzerine vinilli üst kaplamadan oluşan çift laklama

Kalaysız Teneke: TFS (Tin Free Steel) işaretiyle tanınan teneke, kalaylı tenekenin tüm özelliklerinin taşır, sadece kalayla kaplanmamıştır. Yüzey kalay yerine çok ince bir krom veya krom oksit tabakasıyla kaplanmaktadır. Dört farklı yöntemle yapılabilmektedir.

1. Sadece krom oksit,

2. Aynı anda hem metal krom, hem krom oksit,

3. Saf krom,

4. Önce metal krom sonra üzerine krom oksit kaplama yapılır.

Bu tenekeler çok parlak nitelikte üretildiği gibi, mat olarak da üretilebilmektedir. Kesinlikle laksız olarak kullanılamazlar. Aksi halde bir süre sonra aşırı bir korozyon belirir ve buna bağlı olarak hidrojen bombajı oluşur. Bu nedenle tenekelerin her iki yüzü de laklanmalıdır. TFS tenekeler lakı elektrolit tenekelere göre 10 kat daha iyi tutarlar.

Kromun kimyasal özelliklerinden dolayı TFS tenekeler aside az, baza daha fazla dayanıklıdırlar.

TFS tenekeler sıvama kutu üretiminde, şişe kapsüllerinde, bira ve karbondioksitli içecekler gibi meşrubat kutularında kullanılmaktadır.

ALÜMİNYUM: Gıda endüstrisinde genelde en yaygın kullanılan ambalaj materyallerinden birisidir.Çoğunlukla kalaylı tenekeye göre daha pahalıdır. Hafif ve yumuşaktır, kolay şekil verilebilmektedir. Alüminyum hava ile temas edince yüzeyinde ince bir alüminyum oksit filmi oluşur. Bu film alüminyumu atmosferik korozyona karşı korur. Ancak oksijenin az olduğu veya bulunmadığı durumlarda bu koruyucu tabaka kaybolur. Bu yüzden alüminyum kutuların da laklanması gerekir. Alüminyum, şerit halinde yırtılarak kolaylıkla açılabilen kutu kapağı üretiminde yaygın kullanım alanı bulmuştur.

Metal esaslı ambalaj materyalleri gıda ile birebir temasta olduklarından kullanımlarına özen gösterilmesi gerekmektedir. Gıda ile reaksiyona girmeyecek, hermetik kapatılabilir, sıcaklık ve iç basınca dayanabilir olması, korozyona dirençli bulunması gerekmektedir.Kullanılan kabın gaz, buhar ve benzer formdaki maddeleri ayrıca mikroorganizmaları geçirmemesi gerekir. Hermetik kapama mutlak anlamda gaz sızdırmaz bir kapamadır. Bu özellikteki bir kap daha çok teneke ve camdan yapılabilmektedir.

Metal Esaslı Ambalaj Materyalleri

Metal Esaslı Ambalaj Materyalleri

Metal ambalajlar bir çok gıdada çok sık olarak kullanılmaktadır. Bugün konserve, reçel, hayvan mamaları, tatlılar, çaylar, kahveler, meşrubatlar ve spreyler gibi birçok ürünün saklanmasında metal ambalajlar kullanılmaktadır.

Geri dönüşümlü olduklarından tekrar değerlendirilebilirler.Bir ton kalay kaplı çeliğin geri dönüştürülmesi sonucu 1,5 ton demir cevheri ve 0,5 ton kok kömüründen tasarruf edilmektedir. Hammadde olarak demir cevheri kullanmak yerine metal ambalajların geri dönüştürülmesi enerji sarfiyatını % 70, hava kirliliğini % 30 ve su kirliliğini % 60-70 azaltır. Bugün, tüm dünyada dakikada yaklaşık 108.000 alüminyum kutu geri dönüştürülmektedir. Orijinal hammadde kullanmak yerine geri dönüşüm yoluyla üretilen her bir alüminyum kutunun üretiminde % 95 daha az enerji harcanmaktadır.

Metal esaslı ambalaj materyallerinin kullanımı hakkında Türk Gıda Kodeksinde (Madde 22) çeşitli tanımlamalar yapılmıştır ve ambalaj üretiminde bu tanımlamalara uyulması gerekmektedir.

Madde 22- Metal esaslı ambalaj materyallerinin kullanımı ile ilgili kurallar:

1. Gıda maddelerinin konulduğu paslanmaz çelik dışındaki metal esaslı ambalajlar gıdanın özelliğine göre kalay, krom, kromoksit, alüminyum folyo, lak veya plastik ile kaplanmış olmalıdır. Kaplama maddeleri kaplanılan tüm yüzeylere homojen bir şekilde dağılmalıdır. Lak ve plastik kaplamalarda bu maddelerin özellikleri plastik maddelerin teknik özelliklerine uygun olmalıdır. Kalay miktarı en az 4.9 g/m2, krom miktarı en az 50 mg/m2 ve kromoksit miktarı en az 7 mg/m2 olmalıdır.

2. Kaplama maddelerinin bileşiminde, antimon, kadmiyum ve arsenik miktarı % 0,02 den, kurşun miktarı % 0,5 den fazla olmamalıdır.

3. Alüminyum folyo ve tüplerde alüminyum miktarı en az % 95 olmalıdır.

4. Metal kapların kalaylanmasında kullanılan kalayda arsenik bulunmamalıdır.

5. Metal ambalaj kapaklarında kullanılacak contalar, kapak kenarına homojen bir şekilde dağılmalı, kopma olmamalı, ısıl işlemlerden zarar görmemelidir. Contaların özellikleri de plastik maddelerin teknik özellikleri bölümüne uygun olmalıdır.

6. Asitli gıdaların ve içkilerin çinko ve çinko ile galvanize edilmiş kaplarla teması yasaktır.

Kağıt Ambalaj Materyalleri

Kağıt Esaslı Ambalaj Materyalleri

Gıda ambalajlanmasında kullanılan kağıt ve levhaların çoğu odun bazlıdır. Geri dönüşümlü kağıttan yapılan levhalar da vardır, fakat gıda ile direk temasta bulunmazlar.

Kağıt hamuru, odundan mekanik bir işlem ile elde edilir. Bu elde edilen hamur alkalin çözeltisi ile işlem görürse SÜLFAT hamuru; asit çözeltisi ile işlem görürse SÜLFİT hamuru elde edilir. Sülfat hamurundan elde edilen kağıt, sülfit hamurundan elde edilen kağıda göre daha sert ve dayanıklıdır.

Gıda ambalajlama işlemlerinde en çok kullanılan ambalaj kağıtları şunlardır:

Kraft kağıdı: Sülfat hamurundan elde edilir. Mekanik dayanıklılığı iyi olan genel amaçlı bir paketleme kağıdıdır. Genellikle un, şeker, sebze ve meyvelerde kullanılır.

Sülfit kağıdı: Sülfit hamurundan elde edilir. Kraft kadar dayanıklı olmayan bir genel paketleme kağıdıdır. Sebze meyve paketlemede ve bisküvi ambalajlarında iç kağıt olarak kullanılır.

Yağ geçirmez kağıt: Sülfit hamurundan elde edilir ve sıkı bir yapıya sahip olması için ciddi mekanik işlemlerden geçirilir. Et, balık ve süt ürünleri paketlemesinde kullanılır.

Bitkisel parşömen: Kimyasal yapının sülfürik asit banyosundan defalarca geçirerek elde edilir. Daha sonra yıkanır, nötrlenir ve kurutulur. Bu işlem yüzey bölgesindeki gözenekliliği azaltır ve yağ direncini artırır. Yağ geçirmez kağıttan daha iyi bir nem direncine sahiptir.

İnce kağıt : Açık yapılı bir kağıttır. Hassas yapıdaki ürünlere destekleyici bir koruma sağlamak için kullanılır. Ör: Meyve,sebze v.b.

Neme dayanıklı kağıtlar: Hamura reçine katılarak elde edilir. Diğer kağıtlara göre, ıslakken dayanıklılığını korur .

Kaplanmış kağıtlar: En yaygın görülen çeşitleri şunlardır:

  • Mumlanmış kağıt: Isı geçirmez; suya ve su buharına karşı orta düzeyde bir direnç sağlar.
  • Plastik kaplanmış kağıt: Kullanılan plastiğe göre farklı karakter gösterir. Su buharına, gazlara, uçuculara, yağlara vb. direnç sağlar.

Kağıt Levhalar (Katlanabilir Kutu Levhalar): En fazla 0.30 mm kalınlığındadır. Üç ana çeşidi vardır:

  • Zayıf levha: Geri dönüşümlü kağıttan elde edilir. Bulanık gri bir renge sahiptir ve mekanik olarak zayıftır. Çok seyrek olarak doğrudan gıdayla temas eden yüzeyde bulunur. Daha çok önceden paketlenmiş bir gıdayı korumak için kullanılır. Ör: Kahvaltı gevrekleri.
  • Dubleks levha: Kullanılmış kağıt ve saf hamur karışımından oluşur. Bazı dondurulmuş gıdalar, bisküviler, kekler ve benzeri ürünler için kullanılır.
  • Katı beyaz levha: Tümü tamamen açılmış kimyasal hamurdan elde edilir. Bazı donmuş gıdalar ve özel koruma isteyen diğer gıdalar için kullanılır. Kağıt levhalar ayrıca mumlanmış, polietilen, polivinilklorit ve poliamidle kaplanarak kullanılabilirler. En sık kullanılan kağıt levha çeşidi kartondur.

Şekil verilmiş kaplar: Suyla işlem görmüş kağıt hamuruna, basınçla veya vakumla şekil vererek ve kurutarak elde edilir. Koruyucu özellikleri iyidir ve kap içinde hareketi en aza indirger. Ör: Yumurta kapları, kağıt sepetler , meyve kutuları ve cam şişeler için kutular.

Lifli levha: İki çeşittir:

· Katı lifli levha: Genellikle bir veya iki tarafı Kraft kağıdıyla kaplanmış bir zayıf levha içerir.

· Oluklu mukavva: Bir veya daha fazla katman, düz kağıt levha arasına oluklanmış materyalden oluşur. Oluklandırılmış malzeme zayıf levha, kaba mukavva veya yarı kimyasal hamurdan yapılan bir levha olabilir. Kapların yapımında tek, çift ya da üç kat levha duvarı kullanılabilir. Ayrıca, kaplanmış mukavvalar da bulunmaktadır. Kullanılan mukavvanın yapısı, gereken sertliğe ve desteğe bağlıdır. Mukavvalar genellikle önceden ambalajlanmış ürünler için kullanılır. Ör: konservelenmiş, şişelenmiş veya kartonlanmış ürünler; tereyağı, meyve, sebze ve yumurta gibi gıdalar.

Gelişmiş Ambalajlar: Gelişmiş ambalajlar, genellikle birkaç ambalaj çeşidinin birleşiminden oluşur. Ör: Silindirik kağıt levhadan oluşan bir gövde,ve metal ya da plastikten oluşan bir taban gibi� tuz ambalajları, çikolata, dondurma, meyve suyu vs.

Cam Ambalajlama

Cam Esaslı Ambalaj Materyalleri

Camın gıda ambalajı olarak başlıca olumlu özellikleri şunlardır:

  • Cam, kimyasal açıdan inert bir maddedir, gıda ile herhangi bir tepkimeye girmesi ve korozyona uğraması söz konusu değildir.
  • Cam, içini gösterdiği için, tüketici nasıl bir mal almakta olduğunu görebilir. Aynı nedenle üretici, iyi bir sınıflandırma, doldurma vs. gibi önlemlerle malını adeta dekore ederek satabilme şansına sahiptir.
  • Gaz geçirmez, UV ışığı geçirmez. Ancak, normal yeşil camın UV geçirdiği unutulmamalıdır.
  • Gıda maddesinde oluşan bir bozulma kolaylıkla görüldüğünden, üreticinin bunları ayırdıktan sonra piyasaya verme, tüketicinin ise böyle konserveleri satın almama şansı vardır. Buna karşın teneke kutulardaki gıdalarda bozulma olup olmadığı, sadece kutuda bombaj oluşmasıyla anlaşılabilmektedir.
  • Kavanozlar, genelde tüm cam kaplar, defalarca kullanılabilmektedir.

Cam kapların olumsuz özelliklerinin bazıları ise aşağıda verilmiştir:

1. İçini gösterdiğinden, üreticinin ayıklama, sınıflandırma ve doldurma gibi işlemlerde çok titiz davranması gerekmektedir. Bu şüphesiz üreticiyi zorlayıcı bir faktördür.

2. Camın ağır oluşu taşımada daima sorunlar oluşturmaktadır.

3. Darbe, termal şok ve aşırı iç basınç gibi etkilerle kolaylıkla kırılması,camın kullanılmasını oldukça sınırlamaktadır.Gerçekten camın çabucak kırılması üretim, taşıma, depolama ve satışta sorunlar oluşturmaktadır. Konserve üretimi sırasındaki kırılmalar, bazen işlenmekte olan gıda içine cam kırıklarının karışma olasılığı gibi önemli sorunlar doğmasına neden olmaktadır.

4. Kavanozların sterilizasyonunda, birçok kapak tipleri, oluşmuş aşırı iç basıncı yenemediklerinden, kavanozlar kırılabilmektedir. Bu durum, kavanozlara sterilizasyon uygulamasını zorlaştırıcı bir faktördür.

5. Camın ışık geçirmesi ise, içerdiği gıdanın renginin bozulmasına neden olmaktadır.

Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliğine göre cam ambalaj materyallerinin kullanımı ile ilgili kurallar şöyledir:

a) Cam ambalajlarının tipleri, büyüklükleri ve biçimleri çok çeşitli olmakla birlikte gıda maddeleri için kullanılanlar beş grup altında toplanabilir:

· Bira, meşrubat ve maden suyu şişeleri

· Kavanozlar, süt, meyve suyu ve ketçap şişeleri

· Su şişeleri

· Alkollü içki ve şarap şişeleri

· Sürahi, damacana gibi şişeler

b) Çeşitli cam ambalajlar için olması gereken en az iç basınç değerleri şöyledir:

Cam Ambalajın sınıfı

İç basınç dayanımı(kg/cm2)

Bira şişeleri

Geri dönüşlü

12

Geri dönüşsüz

10

Meşrubat şişeleri

Geri dönüşlü

16

Geri dönüşsüz

10

Maden suyu,meyve suyu şişeleri

Geri dönüşlü

10

c) Cam kapakların ani sıcaklık değişimine dayanım dereceleri en az 42ºC olmalıdır.

d) Cam ambalajın içindeki ürüne bağlı olarak meydana gelebilecek basınç dikkate alınarak ambalajın içinde bir kısım boşluk bırakılmalıdır. Çeşitli ürün grupları için bırakılması gereken tepe boşluğu miktarları şöyledir:

Ürün

Tepe Boşluğu(%)

Su ve benzeri içecek

3-5

Alkollü içecekler

3-8

Uçucu organik sıvılar

10 veya daha fazla

Vakumlu kapatılmış gıdalar

6-12

Karbonatlı içecekler

4-7

e) Cam kapakların ağzına konulan madeni kapaklar ve mantar tıpaları bir kere kullanılmalıdır.

f) Mantarların yapıştırılmasında, suda çözünmeyen ve toksik olmayan yapıştırıcılar kullanılmalıdır.